Hayatımda izlediğim en müthiş dizi diyebilirim
House'un yayınlandığı andan itibaren bütün dünyada ve ülkemizde kült bir dizi haline gelmesi aslında son derece şaşırtıcıdır. Şaşırtıcıdır çünkü Doktor Gregory House alışılmış dizi kahramanlarından çok farklıdır. Evet, kelimenin tam anlamıyla bir dahidir. Teşhisleriyle mucizeler yaratır. Ama aksidir, çalışanlarını aşağılar, üstlerini takmaz. Bu tuhaf doktorun şerrinden ve tacizlerinden kimse kurtulamaz. Üstelik bağımlıdır. Hastalarıyla dalga geçer. Hatta onlarla görüşmez bile. “Herkes yalan söyler” temel şiarıdır. Buna rağmen herkes House'u sever.
Gregory House herhalde televizyonun en başarılı ve en özgün karakteri olsa gerek. Hugh Laurie'nin de bu egomanyak, sadist, paranoyak, huysuz ve bir o kadar da zeki ve cool bi insanı müthiş canlandırıyor olmasının da ayrı bir heyecanı var.
"yahu bu adamın her bölümde vakayı bir deus ex machina haline girerek çözmesi artık deli ediyor beni. hasta tam ölmek üzereyken veya tedavisi mümkün olmayan bir teşhis konulmuşken house genelde wilson'la veya başka biriyle hiç alakasız bir konuda çene çalar bu hale girecekken. şöyle şeyler;
-bugün de bitti haus yavrum. ee akşama naabıyoz koç?
+bıdı bıdı vıdı vıdı (house'un esprili bir lafı)
-doğru diyon valla eve gidip bi osbir çekeyim bari.
+ne? osbir mi?!?*& (kafayı hafifçe sola çevir, iki üç saniye gözleri sabitleyip bir yere bak, hızla kalkıp hastanın yanına git)
+sizde trombosit eksikliğinden kaynaklanan lenfomaya bağlı sarkoidoz var mistır con. ve ben bütün bunları osbir çekmek isteyen bi adamın sözlerinden çıkardım.
aha genelde olay bu şekilde gerçekleşiyor. bir iki bölüm istisna dışında her bölüm oluyor bu. yeter la. bi kere de adam gibi tam zamanında koysunlar şu teşhisi yav."
şu sayfada da dizide hangi müziklerin kullanıldığı var :
http://www.have-dog.com/house/